Author Archives: espgesp

Musa Güdük

Ölüm Tarihi: 29 KASIM 2007
MERSİN doğumlu.  Şemdinli İlçesi’nde ise Komando Er Musa Güdük, görev yaptığı karakolda kaza kurşunu ile yaşamını yitirdi.

Burhan Güzelaydın’ın otopsi raporu

“Otopsi raporunda, Burhan Güzelaydın’ın omzundan ateşli silahla yaralandığı ancak bu yaralanmanın öldürücü boyutta olmadığı,sol göğüs boşluğunda 7 adet kaburganın kült travmaya (sert bir cisimle darp)bağlı olarak hasar gördüğü,sol elinde tırnak izine uyan kesik,üst dudakta morluk, sağ kaş
üstünde yarık,sağ kolda, darp izine bağlı morluklar tespit edildiği ifadelerine yer verilirken, ölüm nedeninin aldığı darbeler sonucu iç organlarında meydana gelen hasar nedeniyle solunumunun durmasıyla meydana geldiği tespiti yapılırken,Hakkâri Valiliği ise ‘Er Güzelaydın ’ın kendisini askerliğe
elverişsiz hale getirmek için vurduğunu savundu.”

Burhan Güzelaydın

Ölüm Tarihi: 07 Nisan 2009

Ağrı doğumlu. Yüksekova’nın İran sınırındaki Çobanpınar Köyü’nde bulunan karakolda askerliğini yaptığı sırada kurşunla intihar ettiği iddia edilen Ağrı Patnos doğumlu Burhan Güzelaydın’ın ailesi cenazelerini almak üzere Hakkari’ye geldi. Hastaneye giderek cenazeye bakmak isteyen Güzelaydın ailesinin cenazeye bakmasına yetkililer tarafından izin verilmedi. Cenazeye bakamayan aile çocuklarının intihar etmediğini ve öldürüldüğünden şüphelendiklerini belirterek, İHD Hakkari Şubesi’ne başvurdu. 13
aydır askerlik yapan er Güzeladıy’ın babası Mehmet Şirin Güzelaydın,oğ lunun kesinlikle intihar etmediğini söyledi.Cenazelerin dahi kendilerine göstermediğini belirten baba Güzelaydın, oğlunun ölümüne intihar süsü verildiğinde şüphelendiğini dile getirdi.
Oğlunun daha önce bölük komutanı tarafından sık sık ölümle tehdit ettiğini de aktaran baba Güzelaydın,’Burhan kendisini öldürecek biri değildir.Askerliğine sadece 2 ay kalmıştı bitmesine daha önce defalarca telefonda bize bölük komutanın kendisini ölümle tehdit ettiğini ve kendisinin can güvenliğinin olmadığı belirtmiştir. Operasyonlara götürülüyordu,ama silah verilmiyordu. Silahsız olarak operasyonlara götürülüyordu.Silahsız olan birinin silahla intihar etmesi mümkün değildir. Ben bu olayın peşini bırakmayacağım. Benim oğlum öldürülmüştür’dedi.

“Otopsi raporunda, Burhan Güzelaydın’ın omzundan ateşli silahla yaralandığı ancak bu yaralanmanın öldürücü boyutta olmadığı,sol göğüs boşluğunda 7 adet kaburganın kült travmaya (sert bir cisimle darp)bağlı olarak hasar gördüğü,sol elinde tırnak izine uyan kesik,üst dudakta morluk, sağ kaş
üstünde yarık,sağ kolda, darp izine bağlı morluklar tespit edildiği ifadelerine yer verilirken, ölüm nedeninin aldığı darbeler sonucu iç organlarında meydana gelen hasar nedeniyle solunumunun durmasıyla meydana geldiği tespiti yapılırken,Hakkâri Valiliği ise ‘Er Güzelaydın ’ın kendisini askerliğe
elverişsiz hale getirmek için vurduğunu savundu.”

Güzelaydın Ailesi’nin Avukatı Cemal Demir,alınan otopsi raporu ile bir ilke imza atıldığını belirterek, ailenin yaptığı başvurunun ardından Hakkari Devlet Hastanesi’ni aradıklarını ve hastane yetkililerinin ‘şüpheli ölüm’beyanı üzerine olayın takipçisi olduklarını da dile getirdiklerini söyledi. Av.Demir, otopsi raporuyla Güzelaydın’ın bölük içerisinde önce işkence ve kötü muameleye maruz bırakıldığını ardından ise öldürüldüğünün ortaya çıktığını belirtti.

Ergin İşler

Ölüm Tarihi: 17 Şubat 2003

Bingöl Doğumlu. Henüz 4 aylık askerken şüpheli bir biçimde ölen Ergin İşler hakkında hazırlanan raporda,”’İntihar eden erin Güneydoğulu oluşu ve yöre halkının intihara meyilli oluşu”ibaresi yer aldı. Bingöl’ün Karlıova İlçesi Hacılar Köyü nüfusuna kayıtlı olan 1982 doğumlu Ergin İşler, 10 Ekim 2002 tarihinde askere gitti. Henüz 4 aylık asker iken 17 Şubat 2003’te ölü bulundu. Kendine ait bir silahla”intihar ettiği öne sürüldü. İdari Tahkikat Raporu’na göre olay günü ”İşler,garaj -3’te nöbetçiydi, bu sırada
devriye nöbetçisi Çavuş Abdülkadir Erdoğan yağmurluk giymek üzere garaj sundurmasının altına geldi ve yağmurluğunu giymek için silahını duvara yasladı,bu sırada Ergin İşler duvara yaslanmış olan silahı aldı, mekanizmayı çekti ve seri atış durumuna aldığı silahı ateşleyerek göğsünden iki mermi isabet etmesi sonucu hayatını kaybetti”. Raporda göğüs bölgesinden giren iki merminin vücuttan çıkarak sundurmanın tavanında delik açtığı da belirtildi. Olaydan sonra Albay Osman Konak başkanlığında Yüzbaşı İbrahim Yüksel,Başçavuş Murat Boztaş, Başçavuş İlhan Yaşaran tarafından oluşturulan İdari Tahkikat Heyeti tarafından hazırlanan raporda er Ergin İşler’in bilinen bir rahatsızlığı ve psikolojik bozukluğunun bulunmadığı belirtildi. Ölüm nedenleri
ise şöyle sıralandı:
1.Kaza ve olayın meydana gelişindeki doğrudan neden; ”Er Ergin İşler’in intihar maksatlı olarak hayatına kastetmesi.”
2.Dolaylı neden;”İntihar eden erin Güneydoğulu oluşu ve yöre halkının intihara meyilli oluşu.”
3.Katkıda bulunan neden:”Çavuş Abdülkadir Erdoğan’ın silahını kontrolsüz olarak yere bırakması.”
Ege Ordu Komutanlığı Askeri Savcılığı’nca yürütülen hazırlık tahkikatı sonucunda savcılık olayın intihar olduğu kanaatine vardı ve takipsizlik kararı verdi.İntihar ettiği öne sürülen Er Ergin İşler’in avukatları itirazlarının reddedilmesi üzerine iç hukuk yollarının tüketildiğini belirterek Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvurdu.Dosyanın detaylı incelenmediği kanısında olan Av.Kaya Sert kaya, ”Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 2 ve 6’ncı maddeleri doğrultusunda başvuru dilekçemizi yaklaşık bir ay önce yolladık. Sözleşmenin ikinci maddesi yaşam hakkını savunurken,6’ncı madde adil yargılanma
hakkını içermektedir”dedi.Dosyadaki şüpheler nedeniyle öldürülme ihtimalini de düşündüklerini söyleyen avukat, silahta parmak izlerinin olmamasının,barut izlerinin de intihar etmemiş olma ihtimalini güçlendirdiğini vurguladı.
Er Ergin İşler’in ağabeyi Ahmet İşler ise olayı duyunca bir şok yaşadıklarını söyledi. Haberi memleketleri Bingöl’de aldıklarını belirten ağabey İşler,”hemen İzmir’e gidip, cenazeyi aldık. Biz onu sağ olarak yolladık. Ama cenazesi geldi eve. Çok üzüldük. Annem şuurunu kaybetti. Onu hayata döndüremiyoruz”sözleriyle acısını anlattı.
Olayın örtbas edildiğini ileri süren Ahmet İşler, kardeşinin intihar etme nedeninin olmadığını,hayat
dolu bir insan olduğunu söyledi.Ağabey İşler,”Olaydan bir gün önce telefonda konuştuk. Meşrubat bölümüne almışlar.İyi olduğunu söyledi. Neden intihar etsin ki? Hele başkasının silahını niye kullansın?”dedi.
Raporda intihar nedeni olarak gösterilen ”Güneydoğuluların intihara meyilli olması”bölümü ise aileye ayrı bir üzüntü vermiş.”biz niye intihar edelim. Biz de askerlik yaptık. Güneydoğulu olduğumuz için intihar mı ediyoruz?”sözleriyle tepkisini dile getirdi.

Bahri Ördek

Adıyaman Doğumlu. Urfa Cezaevi ’nde askerliğini yapan Jandarma Er Bahri Ördek, cezaevi kulesinde nöbet tutan Jandarma Er Vahap B.tarafından G3 piyade tüfeği ile vuruldu.Yaralı olarak Devlet Hastanesi ’ne kaldırılan Bahri
Ördek burada yaşamını yitirdi.Bahri Ördek ’in cenazesi memleketi Adıyaman ’a gönderilir ken, Vahap B.gözaltına alındı.

Cahit D.

G.ANTEP Doğumlu.  Tahtalı köyü Gökdeniz mevkiinde kendini iple ceviz ağacına astı. Yoldan geçenlerin ağaca asılı bir ceset görmesi üzerine hemen jandarmaya bilgi verildi.  Cahit D.’nin cesedi, cumhuriyet savcısı ve adli tabibin olay yerinde yaptığı inceleme sonrası Kilis Devlet Hastanesi morguna, ardından da otopsi için Adana Adli Tıp Kurumu’na kaldırıldı.

Güven Karakuş

Ölüm Tarihi: 5 Mart (Yılı bilinmiyor)

Zonguldak doğumlu. Asker firarisi olan 21 yaşındaki Güven Karakuş’un,gözaltında tutulduğu Çaycuma Jandarma
Karakolu’nun nezarethanesindeki tuvalet penceresine kendini asarak yaşamına son verdiği ileri sürüldü. Balıkesir Erdek Karargâh Destek Kıtaları Komutanlığı’nda deniz eri olarak beş aydır askerliğini yapan Güven Karakuş, 5 Mart’ta birliğinden firar ederek memleketi Çaycuma’ya bağlı Karapınar beldesine geldi.Babası Nurettin Karakuş’un durumu jandarmaya bildirmesi üzerine firari Güven Karakuş, jandarma tarafından gözaltına alındı. İddiaya göre, Güven Karakuş, götürüldüğü Çaycuma İlçe Jandarma Komutanlığı’nın nezarethanesinde yaşamına son verdi.

Osman Gültekin

Ölüm Tarihi: Bilinmiyor

Burdur ‘un Bucak İlçesi’ne bağlı Kızılkaya Köyü Karakolu’nda askerliğini yapan Osman Gültekin’in terhisine 70 gün kala intihar ettiği iddia edildi. Gültekin’in ailesi,olayın intihar olmadığına inandıklarını söyledi.Görev yaptığı karakolda piyade tüfeğiyle ensesinin altından sıkılan kurşun göz hizasından çıkan Gültekin,Bucak Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı. Hayatını kaybeden Gültekin’in ailesine bir gün sonra haber verildi. Osman Gültekin’in ölümüne ilişkin Isparta Dağ Komando Tugayı Okulu ve Eğitim Merkez Komutanlığı Askeri Savcılığı’nın hazırladığı otopsi raporunda Gültekin’in,”Ateşli silah mermi çekirdeği yaralanmasına bağlı beyin kanaması sonucu solunum ve dolaşım durması”sonucu hayatını kaybettiği belirtildi.
Olayın intihar vakası olduğuna inanmadığını kaydeden baba Mehmet Gültekin,oğlunun ölmeden 24 saat önce kendisini tanımadığı bir numaradan arayarak, “Baba kurtar beni, beni bitirdiler. Ya onlar beni vuracak, ya da ben onları vuracağım” dediğini kaydetti. Oğlunun yaptığı son görüşme sırasında bir takım gürültülü sesler duyduğunu ifade eden baba Gültekin, yaptığı görüşmenin de aniden kesildiğini ifade etti. Daha sonra tüm çabalara rağmen oğluna ulaşamadığını kaydeden baba Gültekin, şunları söyledi:”Bunun üzerine bende Antalya’da bulunan bir akrabamın aracılığıyla karakol komutanının telefonuna ulaştım.Bizzat onunla görüştüm.Karakol komutanı da bana ‘Ben sana bilgi veririm.Şu an bir sorun yok.Oğlunuz görev başında, nöbetini tutuyor’dedi.Ama sonraki gün oğlumun ölüm haberi geldi. Olay baştan sona kadar şaibeli. Oraya gittiğimizde bizimle kimse ilgilenmedi. Daha öncede oğluma görevi olmadığı halde cezaevi nöbeti tutturmaya çalışmışlardı. O da kabul etmeyerek, bir çavuşla tartışmış. Bunun üzerine aynı ilçenin başka bir karakoluna sürgün olarak gönderilmişti. Oğlumu burada da rahat bırakmadılar.” Gültekin, karakol yetkililerinin kendisine, “Oğlun arkadaşlarına ‘Rus ruleti oynayalım’ demiş. Daha sonra kendisini intihar etmiş” dediklerini ifade ederek, kendisiyle yüzleştirilen görgü tanıklarının ise
kendisine oğlunun doldur boşalt yaparken intihar ettiğini söylediklerini dile getirdi.Tanık anlatımlarının önceden ayarlandığını söyleyen baba Gültekin,”Oğlumu vurdular şimdi kılıf uydurmaya çalışıyorlar” dedi.
Baba Gültekin bir askeri yetkilinin kendilerine “Bu olay karışık bu olayın peşini bırakmayın bende araştıracağım, başka Osman’lar gitmesin neler oluyor anlamaya çalışacağım” dediğini de belirtti. Gültekin, kendilerine bildirilen olayın oluş saati ile cesedin Bucak Devlet Hastanesi morguna intikal etme saatin in de birbirine uymadığını belirtti.Mehmet Gültekin,morg görevlisinin kendilerine cenazenin saat 14.30’da geldiğini söylediğini,askeri yetkililerin ise olayın saat 15:10’da meydana geldiğini aktardıklarını vurgulayarak,”Bunların hepsi çelişkili ifadelerdir.Biz hakkımızı gidebileceğimiz
yere kadar savunacağız”diye konuştu.

Maşallah Yılmaz

Ölüm Tarihi: 1 Ekim 1999

Muş  doğumlu – Demirci. Şırnak’ta askerlik yaptığı sırada intihar ettiği açıklanarak cenazesi yakınlarına teslim edilen Maşallah Yılmaz’ın ağabeyi Abdullah Yılmaz, 4 Şubat 2000 tarihinde derneğimize başvuruda bulunarak ” Maşallah, barış sürece ile birlikte üç kere polis tarafından Bursa’da gözaltına alındı. Her seferinde askere gitmesi için tehdit ediliyordu. Bunun üzerine askerlik görevini yapmak üzere ısparta’ya gitti. Ancak buruda da keyfi bir biçimde gözatına alınarak işkenceye maruz kaldı. Acemi Askerliği bitince usta er olarak Şırnak’a gönderildi. Kendisiyle yaptığımız telefon görüşmelerinde kendisine kötü davranıldığını, yüzüne karşı inançlarına ve yakınlarına küfür edildiğini, can güveniliğinden endişe ettiğini söylüyordu.
1 Ekim 1999 tarihinde intihar etti diyerek bize Maşallah”n cenazesini teslim ettiler. Ardında tüm aile bireylerine ayrı ayrı yazılmış mektuplar verildi bizlere ve bu mektupları Maşallah’ın yazdığı söylendi. Biz bu mektupların düzmece olduğu düşüncesindeyiz çünkü, Maşallah hiçbir mektubunu Mehmetçik diye bitirmezdi. Mektuplarını hep son imparator diye bitirirdi.
Bu şüphelerimiz üzerine yaptığımız araştırmada kardeşimin JİTEM mensubu Uzman Çavuş Murat Avcı tarafından kasten öldürüldüğünü öğrendik. Ve davacı olduk. Bu kişi “müessir fiil’den 5 ay hapis cezası aldı. Ancak bu ceza Yargıtay’da bozulunca aynı mahkeme bu sefer beraat verdi. Kardeşimin ölümünden sorumlu olanlar serbestçe dolaşıyor” diyerek derneğimizden hukuki yardım talebinde bulunmuştur.
Yılmaz ailesi, Maşallah Yılmaz’ın askerde ölümünden sonra konuyla ilgili olarak tüm yetkili mercilere suç duyurusunda bulunmuşlardır. Bu suç duyuruları sonucu Uzman Çavuş Murat Avcı ” ölüme sebebiyet vermek”ten tutuklanıp Diyarbakır Kapalı Cezaevi’ne konulmuş. Ancak bir süre sonra tahliye edilmişttir.

Süleyman Aksoy

Ölüm Tarihi: 12 Temmuz 1999

Malatya-Akçadağ doğumlu- Konfeksiyon işçisi..
28 Nisan 1999 tarihinde Hollanda’dan sınırdışı edildikten sonra askere alınan Süleyman Aksoy’un 12 Temmuz 1999 tarihinde görev yaptığı GATA’da bulunan bir köprüden aşağı atlayarak intihar ettiği açıklandı.
Konuyla ilgili olarak 17 Şubat 2000 tarihinde derneğimize başvuruda bulunan Süleyman Aksoy’un babası Ali Aksoy, “Oğlum 1993 yılında Almanya’ya gitti. Almanya’da mültecilik talebinin red edilmesi üzerine ingiltere’ye kaçak olarak gitmeye çalışırken Hollanda’da polis tarafından gözaltına alındı. Hollanda’da bir cezaevinde 6 ay tutuklu kaldıktan sonra 28 Nisan 1999 tarihinde sınırdışı edildi. Atatürk Havalimanı’nda görevli polislerce gözaltına alındıktan sonra 2 gün boyunca gözatında tutuldu. 2 Mayıs’ta askerlik şubesine teslim edildi. Oğlum Acemi Askerlik görevini Etimesgut’ta yaptı. Dağıtım izni için eve geldi ve evde 10 gün kaldı. Usta Er olarak Ankara’daki GATA Hastanesi’ne verildi. Orada Piyade Er olarak göreve başladı. 3 Hafta dolmadan 12 Temmuz 1999 tarihinde GATA Köprüsü’nden aşağı atlayarak intihar ettiği haberini aldık. Oğulumun cenazesini teslim aldıktan sonra 13 Temmuz 1999 tarihinde gömdük. Oğlumun ölüm haberini almadan 3-4 gün önce oğlum eve arayarak annesiyle telefonda görüşmüş ve ” anne, beni hem göreve gönderiyorlar, hemde takip ettiriyorlar, nasıl iş anlayamadım” demiş.
Biz ailece Süleyman’ın intihar ettiğine inanmıyoruz. Askeri yetkililer bize “oğlunuz, nişanlısı terkettiği için bunalıma girdi ve intihar etti” dediler. Fakat bu mümkün değil çünkü oğlumun her hangi bir nişanlısı yok. Süleyman’ın öldürüldüğünü düşünüyoruz. Hollanda Devletinden de davacıyım. Suçlu buluyorum. Eğer oğlumu geri göndermeselerdi böyle bir sonuç olmazdı.” Diyerek derneğimizden hukuki yardım talebinde bulunmuştur.

İsmail Güneş

Ölüm Tarihi: 23 Mart 1999

Malatya-Akçadağ doğumlu- Tekstil işçisi
Mehmet Ali Güneş, kardeşi İsmail Güneş’in Kıbrıs’ta askerlik yaptığı sırada intihar ettiğinin kendilerine bildirildiğini beyan ederek, ” Kardeşim İsmail Güneş, Sivas’ta bir buçuk ay acemi askerlik yaptıktan sonra Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri’ne usta er olarak gitmiştir. Ancak Kıbrıs’a gittikten 1 ay sonra yani 23 Mart 1999 tarihinde kardeşimin “silahla intihar ettiği” haberini aldık. Kardeşim acemi Birliği’nden dağıtım izni için eve geldiğinde oldukça sevinçli idi. Her hangi bir moral bozukluğu yoktu. Usta Birliği olan Kıbrıs’a da mutlu bir şekilde gitti. Bize ölüm haberi ulaşmadan iki gün önce İsmail’le yaptığım bir telefon görüşmesinde “çok mutlu olduğunu, her hangi bir sağlık probleminin olmadığını” söyledi. Bende parası olup olmadığını sorduğumda bana yeteri kadar parasının olduğunu söyledi. Hatta bana kendisinde bulunan banka kartının Kıbrıs’ta çalışmadığını, kendi adına Yapı Kredi Bankası’na bir hesap açmamızı istedi. Telefonda sesi son derece neşeli idi. Telefon görüşmesi sırasında benimle sürekli şakalaştı. Herkese selam söyleyerek telefonu kapattı.
Bu telefon görüşmesinden bir ay önce yaptığım telefon görüşmesi sırasında, kendisi konuşma zorluğu çekince bir iki kelime “Kürtçe” konuştu. Tam o sırada ahizeden kardeşime birilerinin bağırdığını duydum. Bunun üzerine kardeşim konuşmasına Türkçe olarak devam etti.
Biz alice, kardeşim İsmail Güneş’in intihar ettiğine inanmıyoruz. İntihar edecek bir yapısı ve nedeni yoktu. Kardeşimin ölümü son derece şüphelidir” diyerek derneğimizden hukuki yardım talebinde bulunmuştur.
Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri, 230. Motorlu Piyade Alayı – 2. Tabur, 5. Bölük’te askerlik görevini yaptığı sırada “intihar” ettiği açıklanan İsmail Güneş’in davasını derneğimiz avukatlarından Gülseren Yoleri takip etmektedir.

Sinan Yaklav

Ölüm Tarihi: 1 Eylül 1998

İstanbul doğumlu…
29 Ocak 1999 tarihinde derneğimize yazılı olarak başvuruda bulunan Semra Yaklav, oğlu Sinan Yaklav’ın Erzurum-Hınıs’ta askerlik yaptığı sırada oğlunun ölüm haberini aldığını belirterek ” Oğlum Sinan Yaklav, Manisa Kırkağaç’ta Komando Eğitimi gördükten sonra Erzurim Hınıs’a gönderildi. 1 Eylül 1998 tarihinde evimize telefon açan askeri yetkililer, “oğlunuz, operasyon sırasında seken bir kurşunun isabet etmesi sonucu yaşamını yitirdi. Başınız sağolsun, acele buraya gelin” diye bize haber verdiler. Oğlumun cenazesi 3 gün sonra İstanbul’a geldi. Oğlumun otopsisine bizim aileden giren olmadı. Bize otopsiden sonra sadece yüzünü gösterdiler. Oğulumn cezanesini toprağa verilmesinden sonra konuyla ilgili olarak soruşturma başlatıldığına dair bir karar verdiler bize. Ancak; daha sonra bir tebliğ almadık. Olaydan bir hafta sonra yanına gittiğim Hınıs Cumhuriyet Savcısı “şimdi vaktim yok. Beni sıkma” diyerek benimle görüşmedi. Ayrıca görüşmeye çalıştığım jandarma yetkilileri de “sen kimsin?” diyerek beni tersledi.
Oğlumun ölümü nü şüpheli buluyorum. Olayın bir kaza olduğuna inanmıyorum”diyen bayan Semra Yaklav, konuyla ilgili olarak derneğimizde bir basın açıklaması yapma ve konunun hukuki boyutunun derneğimizce takip edilmesi talebinde bulunmuştur.
Sinan Yaklav’ın ölümü hakkında askeri yetkililerce hazırlanan dosyada ” Sinan Yaklav’ın bir operasyon dönüşü silahının mandalının düşmesi sonucu kendi silahında çıkan bir merminin başına isabet etmesi sonucu ağır yaralı olarak kaldırıldığı hastanede yaşamını yitirdiğini, bu kadar dikkatsiz davranmasına neden olan olayın katıldığı bir operasyon dönüşü kırsal alanda “şarjörünü kaybetmesi ve yapılan arama sonucunda bulamaması nedeniyle içinde bulunduğu tedirginlik” ibarelerine yer verilmiştir.

Murat Yazgılı Utangan

Ölüm Tarihi: 18 Mayıs 1998

Şanlıurfa’nın Siverek ilçesinde ceza ve tutukevinde görev yapan ve komutanını öldürdükten sonra firar eden Jandarma Çavuş Murat Yazgılı Utangan 18 Mayıs 1998’de askerlerle girdiği çatışma sonucunda yaşamını yitirdi. Başçavuş Erdoğan Ekmen’i kendisine küfür ettiği için öldüren çavuş Murat Yazgılı Utangan G-3 piyade tüfeğini de beraberinde götürerek firar etti. Kendisini yakalamak üzere takip eden askerler tarafından Çaylarbaşı beldesi, Kızıklı mezrasında öldürüldü.

Hamdi Deniz

Ölüm Tarihi: 11 Şubat 1996

Askerden firar ettiği için mahkum olan ve bu cezasını tamamlayan Hamdi
Deniz adlı er, serbest bırakılmadan önce götürüldüğü Kocaeli Derbent
Jandarma Karakolu’nda yaşamını yitirdi.
Askeri yetkililer, Hamdi Deniz’in tuvalet rezervuarına kendisini battaniye
parçasıyla asarak intihar ettiğini öne sürdüler. Otopsi sonucunda, ölüme ‘asıya bağlı mekanik asfiksi’nin yol açtığı belirlendi. 170 cm. boyundaki Hamdi Deniz’in kendisini astığı söylenen rezervuarın yerden 140 cm. yüksekliğinde olduğu öğrenildi. 14 Şubat 1996 tarihinde, nezarethanede inceleme yapan Kocaeli Cumhuriyet Savcısı Kemal Yıldız ve Dr. Ayşe Gülden ölümün şüpheli olduğu gerekçesiyle, cesedin, kesin ölüm nedeninin belirlenmesi için Adli Tıp Kurumu’na sevk edilmesini istediler.
Hamdi Deniz’in ablası Ayfer Deniz ise “Kardeşimle cezaevinde görüştük. Bize
ayak parmaklarının uçları ve arasının çakmak ve sigara ile yakıldığını, her gece
askerler tarafından dövüldüğünü söylüyordu. Vücudunda morluklar vardı.
Sürekli olarak kendisini oradan almamızı, yoksa öldürüleceğini söylüyordu”
dedi. Hamdi Deniz’in cezası 8 Şubat günü bitmesine rağmen, 11 Şubat’a
kadar cezaevinde kaldığını söyleyen Ayfer Deniz, “Kardeşim Mustafa,
kendisiyle beş, altı gün önce konuşmuştu. 8 Şubat’ta serbest bırakılacağını ve
doğu tarafında askerlik yaptırılmayacağını söylemişti. 10 Şubat’ta gelmeyince, memleketi aradım; oraya gitmediğini söylediler. 11 Şubat’ta tutuklu bulunduğu karakoldan saat 15.00 civarında telefon geldi. ‘Buraya gelir misiniz?’ dediler. Ben de ‘Bu saatte mümkün değil’ dedim. ‘Birşey mi oldu?’ diye sorduğumda, merak edecek birşey olmadığını söylediler. Aynı gece saat 24.00’te tekrar telefon ettiler. ‘Kardeşin öldü, gel al’ dediler” dedi.

Mehmet Yorga

Ölüm Tarihi: 4 Temmuz 2000

Bursa Kemalpaşa da Jandarma olarak olarak askerliğini yapan Batmanlı
Mehmet Yorga intihar etti. Ailesinin belirttiğine göre Yorga’nın askerliğinin
bitmesine 5 ay kalmıştı. Mehmet Yorga’nın annesi Hüsna Yorga, Bursa’ya
gönderildikten sonra bir ay boyunca oğlundan haber alamadığını, daha sonra
yediği dayaklardan dolayı hasteneye kaldırılıdığı haberini aldığını belirterek
oğlunun askerliği sırasında baskı gördüğünü söyledi. Hüsna Yorga, 4 Temmuz
2000 günü kendilerini arayan yetkililerin oğlu Mehmet Yorga’nın intihar
ettiğini, ancak ölümünden iki hafta önce psikolojik nedenlerden dolayı çürüğe
ayrılarak terhis edildiği için asker sayılmadığını, bu nedenlede cenazeyi
gönderemeyeceklerini söylediğini belirtti. Cenazeyi almaya giden aile,
taleplerine rağmen otopsi tutanağının verilememesi ve Jandarma Komutanlığı tarafından oğullarının iki hafta önce çürüğe ayrılarak terhis edildiği teyit edilmesi üzerine ölüm olayına yönelik kuşkularının arttığını belirtti.

Şahin Barınç

Ölüm Tarihi: 23 Haziran 2000
Hakkari’nin Çukurça İlçesi 4. Jandarma Tabur Komutanlığı’nda askerliğin
yapmakta olan Jandarma Er Şahin Barınç 23 Haziran 2000 tarihinde inithar
etti. Askerliğinin bitmesine beş gün kala ölen Şahin Barınç’ın ailesi bu intihara
inanmadıklarını ve oğullarının öldürülmüş olabileceğini belirtti. Kardeşi Metin Barınç, abisi Şahin Barınç’ın neşeli ve yaşamayı seven biri olduğunu ve intihar etmesi için bir neden olmadığını belirterek “Abim bana elbise ve yol parası gönderin geliyorum. Benim için hazırlık yapıyormusunuz? diye sordu” dedi. Barınç ailesinin yaptığı araştırmaya göre Şahin Barınç öğle saatlerinde “Er Gazinosu”nda arkadaşları ile şakalaştıktan sonra intihar etmiş ve Hakkari
Askeri Hastanesine götürülürken yolda ölmüş.

Fuat Orak

Ölüm Tarihi: 12 Şubat 2000
Diyarbakırda askerliğini yaparken firar eden Fuat Orak 12 Şubat 2000
tarihinde intihar etti. 1996 yılında Almanya’ya giderek iltica talebinde bulunan Fuat Orak‘ın bu talebi uygun görülmeyerek Mayıs 1999’da Almanya’dan sınır dışı edildi. Türkiye’ye teslim edildikten sonra poliste işkence gördüğü belirtilen Fuat Orak daha sonra askere gönderildi. Askerliği sırasında baskı gören Orak firar ederek köyüne gitti ve babasının evinde saklandı. Bir süre sonra güvenlik güçlerinin kendisini teslim almak için köye gelmesi üzerine Fuat Orak babasının silahı ile intihar etti.

Hüseyin Göreli

Ölüm Tarihi: 21 Ocak 2000
Denizli’ye bağlı Çardaklı Jandarma Karakol Komutanlığı’nda askerliğini
yapmakta olan Jandarma Er Salman Göre’li 21 Ocak 2000 tarihinde saat
16.00 sıralarında intihar etti. 5 aylık asker olan Göreli’nin cesedi intihar ettiğini belirtir “ölü muayene ve otopsi raporu” ile birlikte ailesine teslim edildi. İntihar olayını kuşku ile karşılayan Salman Göreli’ nin babası Hüseyin Göreli, “Oğlumun intihar edebilecek psikolojik bir sorunu yoktu. Ramazanda oruç tutmadığı gerekçesiyle oruç tutan askerlerle tartışmış. Yaşadığı bu tartışmayı daha sonra telefonla annesine anlatmış. Bu da ister istemez bizi
düşündürüyor” dedi.

Şahin Öztürk

Ölüm Tarihi: 26 Ocak 2000

Batman Merkez Komutanlığı’nda askerliğini yapmakta olan Jandarma Er Şahin
Öztürk, 26 Ocak 2000 tarihinde sabaha karşı nöbet tuttuğu sırada G-3
silahıyla başına ateş ederek intihar etti.

Kenan Temizer’in Otopsi Raporu

Kesin ölüm nedeninin belirtilmediği otopsi tutanağında şu ifadeler yer alıyor:
‘Giriş deliğinin 15 cm. meyilli yukarıdan aşağıya doğru seyir gösteren durumda olduğu, ateşli silah mermi çıkış deliğinin ise sağ skapula altından, omuz başından 15 cm. aşağıdan 4×3 cm. ebadında, içeriden dışarıya doğru çıkmış olduğu tespit edildi. Mermi çekirdeğinin kalbin sağ kulakçıktan girdiği ve sağ karıncığa doğru çıktığı ve oradan da sağ akciğer alt lobuna girip yaklaşık 3 cm. çapında bir alanı tahrip ederek vücudu terk ettiği tespit edildi.’ Oysa atış pozisyonunun zorluğu ve intihar olmama olasılığını güçlendiriyor. Askerin ailesine yazdığı mektuplarda ise psikolojisinin iyi olduğu gözleniyor. Evraklarda sahteciliğin olduğu yönünde kuvvetli bulgular var ve konuyla ilgili kriminal rapor olayın çözümüne dair büyük katkı sunacağı halde hazırlanmıyor.