Askerde “psikolojik problemleri var” denilerek silah verilmeyen ve daha sonra “intihar etti” denilen Er Caner Bahar’ın ölümünün üzerinden 18 ay geçti. Ancak soruşturma hala tamamlanmadı. Aile intihara inanmıyor. Raporlar, cinayete işaret ediyor. Bahar’ın MP-5 ile mermi alnından çıkacak şekilde kafasına nasıl ateş ettiği bilinmiyor.
Etkin Haber Ajansı / 28 Ağustos 2010 Cumartesi, 14:54
İSMİNAZ ERGÜN- Kastamonu’ya bağlı Bozkurt İlçe Jandarma Komutanlığı’nda askerliğini yaparken 4 Şubat 2009’da “intihar ettiği” iddia edilen er Caner Bahar’ın ölümünün ardından açılan soruşturma halen tamamlanmadı. “Psikolojik problemleri var” denilerek silah dahi verilmeyen Er Bahar’ın MP-5 silah ile intihar ettiği söyleniyor. Ancak raporlar çelişki ve kuşkularla dolu. Otopsi raporuna göre mermi alnından çıkmış. Olay yerinde, iki ayrı silahtan atılan iki ayrı mermi bulundu. Ellerinde barut izine rastlanmadı. Jandarma komutanı hakkında, “askerlere eziyet ettiği” gerekçesiyle açılmış iki ayrı soruşturma olduğu ortaya çıktı.
KARAKOL KOMUTANI: AÇIĞI ÖDE YOKSA ÖLDÜRÜRÜM
1988 doğumlu er Caner Bahar, 2005 yılında annesini kaybettikten sonra anti depresan ilaçları kullanmaya başladı. 20 Mayıs 2008’de İzmir Bornova Jardarma Er Eğitim Komutanlığı’ndaki acemi birliğindeyken gittiği GATA’da “Ayda bir kıta hastanesi psikiyatri polikliniğinde kontrolü uygundur” raporu verildi. Bu rapora göre, hasta istemese bile komutanı tarafından mutlaka kontrole gönderilmesi gerekiyordu. Usta birliğine Kastamonu Bozkurt İlçe Jandarma Karakolu’na gönderilen Er Bahar, PDR kapsamında olduğu için silah verilmedi.
Bozkurt İlçe Jandarma Komutanı Mehmet Tesbihli, er Bahar’ın kantinde çalışmasını istedi, Bahar ise “Açık bana ödetilir” diyerek bu görevi istemedi. Ancak komutanının ısrarı ile kabul etmek zorunda kaldı. Komutanı Mehmet Tesbihli, daha sonra Er Bahar’ı “açığı öde yoksa seni öldürürüm” diyerek tehdit etti. Ardından Caner Bahar’ın ailesinin gönderdiği harçlıklara el konuldu.
Er Bahar’ın babası Ramazan Bahar, bu olayın ardından komutanının oğluna sürekli baskı, tehdit ve hakaretlerde bulunduğunu belirtiyor. Ramazan Bahar’ın anlatımlarına göre, Caner Bahar, her ay düzenli olarak kontrole gitmesi gerekirken komutan Mehmet Tesbihli buna izin vermedi. Ancak 4 ay sonra, “Kesinlikle şikayetini söylemeyeceksin. Söylersen tedavin devam ederse seni öldürürüm, ölümlerden ölüm beğen, karakola geri dönme” diyerek doktora gönderdi. Baba Bahar, durumu öğrenince Diyarbakır İl Jandarma Komutanlığı’nda çalışan bir tanıdığını aradı, bundan sonra oğlu tedaviye gönderildi.
Caner Bahar, doktordan döndükten sonra da komutanın hakaretlerine maruz kaldı. Tesbihli, karakol bahçesinde, diğer askerlerin önünde, Bahar’a “Ben sana doktorda şikayetlerini söyleme dediğim halde söylemişsin. Erkek adam olsan sana silah verirlerdi. Ben kız olsam seninle evlenmem” dedi.
‘OLAY ANLATILDIĞI GİBİ DEĞİL’
Tüm bu yaşananlardan kısa süre sonra Bahar ailesine acı haber verildi, er Caner Bahar’ın 4 Şubat 2009’da silah deposunda “intihar ettiği” söylendi. Ancak Bahar ailesi intihara inanmıyor. Baba Ramazan Bahar, “Olaydan iki gün önce oğlumla görüştüm ve bana Mart ayında izine geleceğini söyledi” diyor. Ramazan Bahar’ın kuşkuları, oğlunun bir asker arkadaşından gelen telefon ile daha da artıyor. Baba Bahar, arkadaşının “Olay size söylendiği gibi değil, peşini bırakmayın” dediğini anlatıyor.
İKİ AYRI SİLAH KULLANILMIŞ
Ayrıca, olay yeri, otopsi ve diğer raporlar ile tanıkların ifadelerindeki çelişkiler, ailenin şüphesini güçlendiriyor.
Raporlarda, Caner Bahar’ın, 4 Şubat 2009’da saat 06.20’de sağ şakağından MP-5 marka silahla kendini vurarak “intihar” ettiği belirtiliyor. Olay yeri olarak da silah deposu gösteriliyor. Oysa silahlıkta MP-5 marka otomatik silahtan atılan iki ayrı kovan ve bir mermi çekirdeği bulunuyor. “Makineli tabanca, kovan ve mermi çekirdeği tetkiki” raporunda “İki adet 9×19 mm çapında suç konusu kovanın (1+1) olmak üzere çap ve tiplerine uygun iki silahtan atıldıkları” tespit ediliyor. Raporda bir adet kovan ile deforme olmuş mermi çekirdeğinin “35461” seri numaralı silahtan atıldığı, ancak diğer kovanın ise “bilinmeyen” bir silahtan atıldığı ifade ediliyor.
MERMİ ALNINDAN ÇIKTI
Cinayet şüphesini arttıran en güçlü rapor ise Adli Tıp Kurumu tarafından hazırlanan otopsi raporu. Raporda, merminin bitişik atış mesafesinden girdiği belirtiliyor, merminin giriş yeri kulak üstü, çıkış yeri ise alın bölgesi olarak gösteriliyor.
Merminin alnından çıkabilmesi için kişinin kafasının arkasından ya da çapraz bir şekilde ateş etmesi gerekiyor. Ancak Caner Bahar’ın, yaklaşık 70 cm uzunluğunda ve 2,5 kg olan MP-5 silahla, mermi alnından çıkacak şekilde kafasına nasıl ateş ettiği yanıtlanamayan sorulardan birisi. Ayrıca, raporda mermi giriş yerinin “sağ kulak üstü” olduğu belirtiliyor. Cenazeyi gören amca Alattin Bahar ise sadece sol kulakta kurşun yarası gördüğünü söylüyor.
ELDE BARUT İZİNE RASTLANMADI
Er Bahar’ın kendini vurduğu iddia edilen silahta parmak izi tespiti de yapılamıyor. “Atış artığı analizi” ise başka bir çelişkiyi ortaya çıkarıyor. Analizde, Bahar’ın ellerinde “barut izi” olarak bilinen Sb (Antimon) elementinin tespit edilemediği belirtiliyor. Uzmanlar, elde biriken atış artıklarının miktarına göre, intihar olup olmadığını tespit edebiliyor.
Diğer yandan, soruşturma dosyasında, kullanılan silahın Bahar’a ait olduğu belirtiliyor. Oysa, Bahar’a psikolojik sorunları nedeniyle silah verilmiyordu.
KOMUTAN ASKERLERE IZDIRAP ÇEKTİRİYORDU
Baba Ramazan Bahar’ın, oğlunun ölümünden sorumlu tuttuğu Bozkurt İlçe Jandarma Karakolu Komutanı Mehmet Tesbihli’nin askerlere davranışları konusunda sicili temiz değil. Kastamonu Jandarma Alay Komutanlığı tarafından 2008 yılının Ekim ve Aralık aylarında karakolda yapılan denetlemelerde Tesbihli’ye iki kez “uyarı” cezası verilmiş.
Er Caner Bahar’ın ölümü nedeniyle hazırlanan soruşturma dosyasına giren “Gizli” ibareli disiplin soruşturmasında, Karakol Komutanı Mehmet Tesbihli’nin “askerlere çok kötü davrandığı” ve “personele ızdırap çektirdiği”, “erbaş ve erlerin tamamına korku ve panik yaşattığı, bu nedenle bir kısmının kendine zarar vermeyi düşündüğü”, “korku ve huzursuzluğa neden olduğu” için “uyarı” cezası aldığı belirtiliyor.
Keza, baba Bahar, oğlunun ölümünden 6 gün önce kendisini telefonla aradığını ve “Baba, komutan bana sürekli baskı yapıyor, hakaretlerde bulunuyor. Beni iyice bunalttı” dediğini aktarıyor. Ramazan Bahar, Komutan Mehmet Tesbihli’nin, birkaç kez tabancasını çekerek oğlu Caner’i öldürmekle tehdit ettiğine dair tanık askerlerin ifadeleri olduğunu belirtiyor.
Baba Ramazan Bahar, oğlunun intihar etmediğinden emin olduğunu söylüyor. Bahar, yargılama sürecinin başlamasıyla otopsi yapılması talebinde bulunacağını, bu nedenle oğlunun mezarını yaptırmadığını ifade ediyor.
AV. PETEK: ASKERİ YARGI BAĞIMSIZ VE TARAFSIZ DEĞİL
Ailenin avukatı Reşat Petek, Caner Bahar’ın ölümünün üzerinden 18 ay geçmesine rağmen, soruşturmanın tamamlanamadığına dikkat çekiyor. Petek, yargılamanın başlamamasını adil yargının makul sürede işlemediğinin açık bir göstergesi olduğunu belirtiyor. Avukat Petek, “Bu davaya hangi açıdan bakarsanız bakın büyük bir skandal ve faciadır” diyor.
Askeri yargının bağımsız ve tarafsız olmadığını kaydeden avukat Petek, şikayetçi olunmasa bile olayın soruşturulup 6 ay içerisinde davanın açılması gerektiğini söylüyor.
Av. Reşat Petek, hakkında şikayette bulundukları Karakol Komutanı Mehmet Tesbihli’nin, askerlere kötü muamele yapması nedeniye iki kez uyarı cezası aldığını hatırlatıyor, “Diyelim ki ilkinde ihtar ediyor, ikincisi nedir? Bu askeri hiyerarşi içinde hakkında işlem yapılmadığının çok açık bir belgesi. ‘Neden gereğini yapmadınız’ sorusunun cevabı yok” diyor.
Uzun yıllar Cumhuriyet Savcılığı yapan Av. Petek, raporlardaki ölüm saati ve yerinin çok çelişkili olduğuna dikkat çekiyor. Petek, “Psikolojik rahatsızlığı olduğu için silah zimmetlenmeyen birisi, askeri birlikte nasıl olurda silah deposuna giriyor ve MP-5 makinalı tabancayı alabiliyor?” diye soruyor.
DELİLLER ÇOK GÜÇLÜ
Av. Petek şöyle devam ediyor: “Şu ana kadar intihar olayını destekleyen bir birim yok. Ama tam aksine şüpheli komutan Mehmet Tesbihli’nin çelişkili beyanları var. Tesbihli, Caner’le en hassas konularda alay ediyor, hakaretlerde bulunuyor, intiharı sonradan görmüş gibi savunmalar veriyor, can çekişen bir hasta yerde dururken O’nu hastaneye götürmek yerine üzerini değiştirmek için eve gidiyor.”
Avukat Petek, olayın intihar olmadığı, en azından burada “ağır ihmalli kasıt altında ölüme neden olma” suçu oluştuğu kanaatinde olduklarını söylüyor, kuvvetli deliller olduğunu belirtiyor. Petek, “Bizim sabrımız taştı, müvekkilimizin sabrı taştı. Adalet bekliyoruz bir türlü gerçekleşmedi” diyor.